Genel Kategoriler

Genel Kategoriler

Pergamon Antik Kenti Hakkında Bilgi

Pergamon Antik Kenti 

Pergamon Antik Kenti Hakkında Bilgi
Mysia bölgesinin önemli kentlerinden olan Pergamon, akropolün bulunduğu tepenin eteklerinden başlayarak ovaya doğru yayılmıştır.
 Akropolün bulunduğu tepenin iki yanından akan, Bakırçay Irmağına (Kalkos) dökülen (Selinos) ve Kestel (Keitos) Çaylarının verimliliğini arttırdığı topraklar Antik Çağın gözde kentlerinden bir olmasını sağlamıştır. Bergama Çayı’nın (Selinos) ikiye ayırdığı kent, doğal kaynaklar ile, çayların çevresindeki düzlüklerde günümüzde Musalla Mezarlığı denilen yere kadar uzanmıştır.Akropolün 392.3 m. yüksekliğindeki dik yamaçları kentin denizden uzak oluşundan dolayı göçlerden etkilenmemiştir. Bununla birlikte Pitane (Çandarlı) ve Dikili Körfezi’ne yakın oluşu, batıda Kaiko Vadisi’ni izleyen yolun Akhisar’a (Thyateria) ulaşmasıyla da Kral Yolu ile bağlantısı sağlanmış ve bu da kenti önemli kılmıştır.

   Bergama’da yapılan araştırmalarda bulunan kalıntılar, keramikler ve aletler yöredeki yerleşmenin Neolitik Çağda başladığını göstermiştir. Akropolün eteklerindeki toprak dolgular arasında bu döneme tarihlenen taş bıçaklar, üvedik tepede nefrit taşından bir balta bulunmuştur. M.Ö.4000’e tarihlenen bu eserleri Bronz Çağa ait vazolarla keramikler izlemiştir. Arkaik dönemde küçük bir yerleşim olan ancak bu dönem kalıntılarının çok az olduğu, Pergamon’dan buluntular akropolde M.Ö.800 yıllarında bir yerleşim olduğunu göstermiştir.

Traianus Tapınağı
Akropolde 1883-1885 yıllarında yapılan kazılarda büyük bir yapının kalıntıları ortaya çıkmış ve çevresindeki bir çok mimari parçalar bu yapının bir deprem sonrası yıkıldığını ortaya koymuştur. Athena tapınağından dokuz, tiyatro terasından 55 m. yüksekliğindeki yapının Athena temennası ile bağlantısı olduğu, doğusundaki kapı ve merdivelerin de kütüphaneye çıktığı anlaşılmıştır. Bu yapının bulunduğu teras akropolün en yüksek yeridir. Daha önce burada bir helenistik dönem yapısı olduğu, alanın kemer ve tonozlarla takviye edilmiş, çevresi de stoalarla çevrelenmiştir. Buraya Romalıların tanrılaştığı kabul edilen imparatoru Traianus’un (M.S.98-117) tapınağı yapılmıştır. Tapınak İmparator Hadrianus (M.S.117-138) döneminde tamamlanmıştır.Burada yapılan kazılarda her iki imparatorun bugün Berlin Müzesi’nde olan iki heykeli bulunmuştur.

Büyük Tiyatro
Antik çağın en dik tiyatrolarından biridir. Hellenistlik dönemde dik eğimli bir araziye göre yapılan bu tiyatronun kapasitesi 10.000 kişiliktir.

Dionysos Tapınağı
Tiyatro terasının kuzey ucuna M.Ö.III.yüzyılda yapılan Dionysos Tapınağı Roma İmparatoru Carcalla (M.S.211-217) tarafından yeniden elden geçirilmiştir. İlk yapılışında andezit taşından olan tapınak Roma döneminde bütünüyle mermerle kaplanmış, ayrıca yirmi beş basamakla çıkılan İon üslubunda bir de prostylos yapıya eklenmiştir. Günümüzde sunağı ile birlikte çok iyi korunarak gelebilen Dionysos Tapınağı yüksek bir podyum üzerinde, İon üslubunda bir Prostylosdur. Buradaki kazılarda bulunan Astlepios başı Berlin Pergamon Müzesi’ndedir.

Zeus Sunağı
Pergamon Kralı II. Eumenes’in (MÖ.197-MS.159) Seleukos Kralı III. Antiochos’a ve Galatlara karşı kazandığı zaferin anısına Athena tapınağının güneyine ve 25 metre daha aşağıda bulunan alanın ortasına yaptırılmıştır.  Altarın girişi batı yönünde olup beş basamaklı krepidoma üzerinde iki kat halinde inşaa edilmiştir.
  At nalı şeklinde bir plana sahip olan yapının alt katının içi masiftir. Bu bölümün dış yüzü Olimpos tanrılarının gigantlara karşı zaferini süsleyen kabartmalarla süslüdür. Kaideyi çevreleyen bu kabartmalar 120 metre uzunluğunda ve 2,30 metre yüksekliğindedir.
  Üst kat İonik stao ile çevrilidir. Bu kısma batı tarafındaki merdivenlerden çıkılarak kurban masasının bulunduğu alana gelinir. Kurban masası yine at nalı planında duvarla çevrilidir.Bu duvarın iç ve dış kısımlarında ionik düzende galeriler vardır iç kısımlardaki galeriler tamamlanamamıştır. Kurbanlar aşağıda kesiliyor ve sunağın üst kısmında yakılıyorlardı. Etlerin yakıldığı üst bölüme sadece erkekler girebiliyordu.
  Günümüzde Berlin’de Pergamon Müzesi’nde bulunan bu sunağın yalnızca temel kalıntıları Bergama’dadır.

Pergamon Antik Kenti Asklepion Sağlık Merkezi 
   Asklepion, kentin güney batısında, 1 km. uzunluğunda sütunlu bir cadde ve Romalıların Via Tecta (Pazar Yolu) ismini verdiği üstü örtülü bir tören
yolu ile Bergama’ya bağlanmıştır.

Asklepion, kentin güney batısında, 1 km. uzunluğunda sütunlu bir cadde ve Romalıların Via Tecta (Pazar Yolu) ismini verdiği üstü örtülü bir tören yolu ile Bergama’ya bağlanmıştır.
  Pausanias’a göre; burada M.Ö.IV.yüzyılda hekimlik tanrısı Asklepios’a adanan kutsal suyun bulunduğu alanda bir tapınak yapılmıştı. Helenistik dönemde alanı çevreleyen sütunlu galeriler ve çeşitli yapılarla genişletilmiştir. Ancak M.S.II.yüzyılda buradaki yapılar yenilenmiş, onarılmış ve ayrıca tiyatro ile bir kütüphane eklenmiştir.

  Helenistik dönemde yapılmış olan Asklepios Soter, Apollon Kalliktenos, Tanrıça Hygeia tapınakları ile çeşme, Roma döneminde işlevini sürdürmüştür. Asklepion kutsal alanı Hıristiyanlık dönemine kadar kadar önemini korumuştur. Dinsel özelliklerinin yanı sıra burası aynı zamanda ünlü tıp merkezlerinden Epidauros ve Kos’takiler gibi araştırma ve deneylerini sürdürmüştür. Aynı zamanda da Antik çağ’ın ünlü doktorlarının yetiştirdiği bir okul olma özelliğini de korumuştur. Asklepius sağlık kültünün, M.Ö.V.yüzyılın ortalarında Bergama’lı Aristakhminos’un oğlu Arkhias tarafından buraya getirildiğini Antik Çağ tarihçileri ileri sürmüştür. Söylentiye göre Arkhias, Pindasos Dağı’nda (Madra Dağı) avlanırken düşerek ayağını kırmıştır.

Epidavros’a giderek tedavi olan Arkhias, Bergamalıların hizmetine kuytu bir vadide bu tedavi yerini kurmuştur. Nitekim hekim Galinos “Asklepion’un Mysia Dağları’nın eteklerinde temiz havası, suyu olan bir yerde kurulduğunu” yazmıştır. A.Aristedies ise “Asklepion yöresinin su ve havasının güzelliği kadar, tanrının kendisi tarafından belli edildiğini, oradaki hastalar kurtarıcı tanrının sesini huzur içinde duyarlar” demiştir.

  Asklepion’un hekimleri hastalarına burada çamur banyosu yaptırır, bitkilerden elde ettikleri ilaçları kullanır, ayrıca onların spor ve müzikle uğraşmalarını sağlardı. Bu arada rüyalar yorumlanır, telkin yoluyla onların iyileşmeleri sağlanır, gerektiğinde de ameliyat gibi işlemler de yapılırdı. Burada sağlığına kavuşanlar ayrılırken, Asklepios Tapınağı’nı ziyaret ederek maddi olanakları doğrultusunda yardım yaparlardı. Ayrıca iyileşen organlarının küçük birer modelini buraya bırakırlardı. Bu örneklerde pek çoğu Bergama Arkeoloji Müzesindedir.
 Asklepion kutsal alanı üç tarafı sütunlu galerilerle çevrili, dikdörtgen planlıdır. Roma Pazar Yolu alana doğudan ulaşmıştır.

Helenistlik Tiyatro
Zeus Sunağının yakınında güney-batıya yönelik olarak yapılmıştır. Helenistik dönem tiyatrolarının en güzel yapıtlarından olup, II.Eumenes’in krallığı döneminde yapılmıştır.
  Burada yapılan araştırmalar aynı yerde, bergama krallığının ilk yıllarından kalma bir tiyatronun bulunduğunu ortaya koymuştur. Nitekim günümüze bu tiyatrodan polygonal örgülü destek duvarının bazı parçaları gelebilmiştir. Ayrıca ilk tiyatronun sahne binasının ahşaptan, geçici olarak yapıldığı, gösteriler bittikten sonra kaldırıldığı da ileri sürülmüştür. Tiyatro 80 oturma sırası ile 10.000 kişiyi alacak kapasitededir.Andezit taşından yapılan tiyatronun yalnızca asillere ayrılan bölümleri mermerdendir.
  Helenistik dönem tiyatrosu da ilk tiyatroda olduğu gibi sahne binası ahşaptı ve gösteri bittiğinde kaldırılıyordu.

Alıntı

Pergamon Antik Kenti Hakkında Bilgi Reviewed by Unknown on 17:17 Rating: 5

Hiç yorum yok:

BU SİTENİN TÜM HAKLARI SAKLIDIR BİLGİ GÜNLÜĞÜ © 19.03.2015
Powered By Blogger, GÖNDEREN ANA SAYFA

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.